OBSESİSİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk hastada obsesyonlar, yani yenileyici düşünceler, dürtüler veya kaygı ya da sıkıntıya yol açan imgeler ile kompulsiyonlar, yani hastanın sıkıntı hissini azaltması için kullandığı yenileyici davranışlar ritüeller ya da düşünsel eylemlerden oluşur. Kişi, kendini rahatsız eden düşünce veya eylemlerden, öncelikle kompulsiyonlar yoluyla yani rahatsız edici düşünce geldiğinde rahatlamak için gerçekleştirdiği davranışlar aracılığıyla kurtulmaya çalışır. Zaman geçtikçe kişinin yapmış olduğu kompulsiyonlar, kişiyi rahatlatmaya yetmemeye başlar. Hasta bu durumu aşmak için, kompulsiyonları yapma sıklığını arttırarak sıkıntılarından kurtulmaya çalışır. Fakat durum bir süre sonra öyle bir hal alır ki yapmış olduğu kompulsiyonlar kişinin yaşamını oldukça kısıtlayıcı bir duruma dönüşür. Kişi rahatsız edici durum oluştuğunda kompulsiyonların yaratmış olduğu zaman kaybından ve yorgunluktan kaynaklı, düşüncelerinin veya davranışlarının oluşmayacağı durumları tercih ederek kaçınma davranışını gösterir.
Örneğin kirlendiğini düşüncesine (obsesyon) sahip olan biri banyoda yıkanarak (kompulsiyon) rahatlamaya çalışır. Bu durum bir süre sonra banyoda daha uzun süre geçirme durumunu ortaya çıkartır, banyo yapma süresi uzadıkça uzar. Süreç uzadıkça bu durum kişi için bunaltıcı ve ızdırap verici bir duruma dönüşür. Bir süre sonra kişi kirlendiği düşüncesi gelse bile banyo yapmamaya başlar, ya da kişi kirlenmemek için kendini oldukça kısıtlayıcı bir yaşam tarzı içine sürükleyebilir.
Obsesyonlar otojen ve reaktif olmak üzere iki ana kategoride değerlendirilebilir. Otojen obsesyonlar daha çok dışarıda bir tetikleyici olmadan kendiliğinden gelen, oldukça rahatsız edici düşünceler ve imgelerdir. Örneğin kişinin sevdiklerini istemeden zarar verebileceğine dair düşüncesi onun için oldukça zorlayıcı ve yıpratıcıdır. Veya başka biri “acaba küçük çocuklara ilgi duyuyor muyum “tarzında düşüncelere saplanarak oldukça acı çeker. Reaktif obsesyonlar da ise dışarıda bir tetikleyici vardır. Örneğin “elimi masaya değdirdim mikrop kaptım mı?” tarzında olan obsesyonlar ifade eder.
Obsesif Kompulsif Bozukluk genel nüfustaki yaşam boyu görülme oranı %1 ile %3 arasındadır. Obsesif kompulsif bozukluk ruhsal sıkıntılar içerisinde en sık rastlanan dördüncü hastalıktır. Yetişkinlerde erkek ve kadınlar eşit oranda etkilenmekle birlikte, kadınlarda biraz daha fazladır. Ergenlerde, erkekler kızlardan daha fazla etkilenmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 20 dir. Obsesif kompülsif bozuklukla ilgili yapılan çalışmalarda bu hastalığın genetik yönünün belirgin olduğunu göstermektedir. Obsesif kompulsif bozukluğun genetik yönün yanında çevresel faktörlere bağlı olarak gelişmesi de oldukça belirgindir. Ailesinde Obsesif Kompulsif Bozukluk olan birinin diğer insanlara oranla bu hastalığa yakalanma olasılığı 3-5 kat daha fazladır.
Tedavi
Obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde en etkili olan terapi yöntemi bilişsel davranışçı terapidir. Fakat obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalar özellikle reaktif tipe sahip olanlar genellikle tedaviye gelmeme eğilimi gösterirler. Bu kişiler genellikle yakınları tarafından tedaviye getirilirler. Tedavi sürecinde bir sonuç alabilmek için hem düşüncelerle hem de davranışlarla çalışılarak sonuç ulaşılır. Obsesif kompulsif bozukluk tedavi edilmediği takdirde dalgalı bir seyir izler. Yani kimi zaman yaşanılan sıkıntılar oldukça artarken kimi zaman sıkıntıların yaratmış olduğu rahatsızlık görece azalır. Bir başka önemli nokta kişinin obsesyonları durum değiştirebilir, yani bir alandaki rahatsız edici düşünce imgeler bir başka noktaya kayabilir.